Arama Çubuğu

Safamı Görüntüleme Sayısı

8 Temmuz 2007 Pazar

Küresel Isınma Bilinçlendirme Konseri

Akşam olunca Yedikule Hisarı'na girdik. Hava zaten sıcak, zaman daha erken sayılırdı konser için. Derken provalar falan derken yavaş yavaş millet doldu alana.
Etraf panayır benzeri bir hal aldı, yaklaşık üçbin kişi toplandı alana.
Sonra sıra sanatçılara geldi, ama malesef şarkıları gerçekten berbat kategoriden seçtiler -bence-.
Volkan Koşar
Perdeler Açılsın
Seden Gürel
İster Gel İster Gelme, Bi' Bulsam
Sibel Alaş
Beşinci Element (Canlı)
Kız Sen Manyak Mısın, Esmerim, Feshüphanallah (Arkası Gelmez Dertlerimin)
Saat Geceyarısına yakalşınca mecburen ayrılmak zorunda kaldım alandan.
Sabaha kadar burdayız diyordu sunucu kız, kaldılar mı acaba bilmiyorum.

Bebek Bahçesi

McDonald's'tan yemekleri aldım, parka geldim bir sandalyeye oturdum ya, bir anda oturduğum yere yapıştım sanki. Bir de sıcaktan -o saatte- ayaklarım yandı. En az yarım saat sonra kendıme gelebildim.
Sonra yürüyüşten vazgeçtim, yapacak daha önemli bir şey buldum.
Gün boyu NTV'den canlı yayınlanan ve sponsorsuzluk ya da bulamama beceriksizliğinden dolayı Istanbul ayağı iptal edilen, bunun üzerine çevre bakanlığının organize ettiği ve biletlerin de kağıt, naylon torba, pet şişe veya pil olan "Live Earth - Küresel Isınma Bilinçlendirme Konseri"'ne gitmeye karar verdim.
-Keşke vermez olsaydım.-
Yerimden kalktım, durağa doğru geldim, baktım bir araç gidiyor, ağır ağır dondurmacıya doğru giderken tam Küçük Bebek durağının önünde bir 40 (Sarıyer - Taksim) aracı geldi, baktım boş sayılır, hemen bindim.
Şoför de klimayı tam kapasite çalıştırmış, içerisi soğuk, Ortaköy'ün oralarda trafik sıkışınca içim geçmiş, uyuyakalmışım. Gümüşsuyu durağını geçtikten sonra, kalktım düğmeye bastım, Taksim'de hepimiz indik, ben diğer araca aktarma yapacağım, elimi kafama bir götürdüm, ŞAPKAM YOK. Aradım taradım her yerde, çanta içine, etrafa yerlerde, beş dakika sonra aklım başıma geldi, ki uyurken elimden düşmüş otobüsün içinde, tabi Taksim'den de kalkınca bağıra çağıra şapka gitti tabi.
Tabi yapacak bir şey yok, mecburen az sonra gelen 80T (Yedikule - Taksim) aracına Akbil'le ücretsiz aktarma yaparak binmek zorunda kaldım.
Sıra geldi konserde olanlara, onu da diğer yazımda okuyacağınız.

Boğmıyaz

Aslında bugün karşı yakaya geçmeyi istemiştim, ama hava sıcaklığı ayaklarımı yakınca ve ayakkabım ayaklarımı sıkıca vurunca -en azından Sirkeci'ye inene kadar- bizim yakada kalmam gerekti malesef.
Tramvayla Kabataş'a geldik ama saat da bayağı bir geç oldu. Ben de fikir değiştirip Boğaziçi taraflarına kaçayım dedim, ne de olsa eski yürüyüş güzergahımız.
Ama tabi tüm olumsuzlukların ve şanssızlıkların ve tabi bir de aksiliklerin gene beni bulacağını nerden tahmin edebilirim ki? Ben müneccim şeyi yemedim.
Önce Kabataş'ta uzun süre Boğaz Sahil Aracı bekledim. Uzun sayılabilecek bir zaman sonra bir halk arabası 22RE (Reşitpaşa - Kabataş) geldi. Allahtan Trafik fazla yoğun değil, taa Çamlıbahçe durağını geçinceye kadar, yol tıkanınca atladım araçtan, Bebek durağına 50 metre vardı.
Eskiden Bebek'te bir McDonald's vardı. Küçük bir salondu, ama sıcak ve sevecen bir ortamdı, bir ara durak oluyordu bize ara sıra. Şimdi ise bir kasa penceresi kalmış, bina tadilatta, sadece paket servis yapıyor.

1 Temmuz 2007 Pazar

Ada Dönüşü

Gemi Adı : Metin Sülüş
Haliç Tersanesi - 1986 yapımı, Kapasite : 1525
Sefer : Büyükada : 22:00 - Heybeliada : 22:15 - Burgazada : 22:30 - Kınalıada : 22:45 - Kadıköy : 23:15 - Kabataş : 23:40
Geçen haftaki vapurun aynısı, sadece adı değişik.
Bu kez hava serin, ben içerdeyim, uyku bastırdı beni, içim geçmiş, Kadıköy'e kadar uyumuşum, uyandığımda Harem açıklarındaydık.
Bu kez akıllandım ama, Tramvay yerine Funiculaire'ye binip Taksim'e geldim ki Dolmamış'a biniyim.
Taksim insan kaynıyor zaten, saat gece yarısı, hala İ.E.T.T faal, yarım gaz da olsa çalışmaya devam ediyorlar.

Bahar Pastahaneleri

Şimdi size yirmi puanlık bir uzman sorusu: Kınalıada'ya gelip de Bahar Pastahanesi'ne uğramamazlık yapabilir misiniz?
Ben kendim şahsen yapamam. Mutlaka vapur beklerken bir dondurma yemelisiniz, tadı o kadar nefis ki, içine parçaları katmamazlık etmiyorlar.
Geçen yıldan bu yana dükkan bayağı bir yenilenmiş, tadilattan sonra çok da güzel olmuş.
Bir akşam kahvaltısı, bir de karışık dondurma, ki bu dondurmayı İstanbul'da başka hiç bir yerde yiyemezsiniz. Tek kusuru fiyatının biraz tuzlu olması, ama hakediyor aslında.

Ada Turu

Köpekleri atlattıktan sonra arka yoldan iskeleye doğru bir uzun yürüyüş faslı başladı. Yol boyunca biraz kafa dinledim. Galiba biraz da fazla dinlemişim ki, Motor İskelesi'nden geçerken ilkokuldaki öğretmenimi -tam yirmidört yıl sonra, az daha eğer o beni görmese- göremeyecektim. Ayaküstü hayatlarımızı anlattık birbirimize. Artıkım vazifesini -okul içinde-tamamlamış, emekliliğinin tadını çıkartmakta.
-Öğretmenin vazifesi hiç bir zaman bitmez.-
Hayat o kadar acımasız ki, insanı çabuk değiştiriyor. Bana dedi ki: "Aslında sizin beni tanımanız, koşup sarılmanız lazım."
Ben tabi dumur, mahcubiyetten kızardım bozardım, bir de ilk anda tanıyamadım ya, biraz da onun etkisi de var tabi.
Ama bir anda çıkartamamakta da haklıyım. Hava karanlık, ağzında sigara, oturmuş milleti kesiyor, yani seyrediyor. Takavitlik yada emeklilik hayatı işte.
Ama hala pozitif enerji dağıtmaya da devam ediyor, bana da ekledi.

Cozy Beach

Bugün Deniz acaip dalgalı, Şile'den gelmiş sanki. Bir baktım ki bir Gruppie -hepsi de arkadaşım, yabancım değiller- denizde.
Hayatımda ilk kez cumburlop suya daldım, ama denge ne mümkün (!). Bir parçacık yüzdükten sonra hep birlik Çarşı'ya doğru gelirken, ben yirmi metre sonra onlardan ayrıldım, adanın arka tarafına -ki orası Manastır derler, Ayazma Plajı, fakat sonraları Kamo's yer açmıştır- geldim. Tam Kamo's'un önünde de bir arkadaşımla en az yarım saat çhat yaptık. Deniz o tarafta çarşaf gibiydi, ama buz gibi de soğuktu. Giremedim ama sorna iki köpek -dört ayaklı- tarafından oyun oynamaya davet edildim ama icabet edemedim mecburen.

Çınaraltı Büfe 381 60 64

İki yıldır alışkanlık işte, iner inmez çınarın altında bir şeyler atıştırdım, aslında benzeri olmayan bir mekan.
Beni yabancı turist zannettiler, oysa Adanın yerlisi sayılırım. -Keşke gerçekten Kınalıadalı olsam.-
Şaka maka köftesi İstanbulda yok, kahveyi de essahtan güzel yapmış.
Kendimi bir anda aristokrat zannettim. Hani şu takım elbiseden ve limuzinden aşşağı dolaşmayanlardan. Ama beni tanıyanlar takım elbiseden ne kadar nefret ettiğimi de bilirler.

Kınalıada

İskelede vapurdan inince karşılama portokolu oluşturdum, sanki ben evsahibiymişim gibi.
Ne yalan söyliyeyim, altmış dakikalık vapur yolculuğu, üstüne de bir rüzgar, neden bilinmez karnımı bayağı bir acıktırdı doğrusu.
Kınalı esmez diyorsunuz ama Çınaraltı'nda bir oturdum, rüzgardan nerdeyse şapkam uçacaktı.
----
KINALIADA (PROTİ)
----
Eski adı İstanbul'a en yakın anlamına gelir.
Kış nüfusu yaklaşık 1500, yazın bu rakam 15 - 20.000'lere kadar çıkar.
Diğer Adaların tersine, Kınalıada'da Fayton yoktur, ada içi ulaşım yürüyerek veya bisikletle yapılır.
Kınalıada'ya ilk olarak Hay'lar yerleşmiş, sonra Rumlar takip etmiş, en son olarak Türk'ler yerleşmiştir.
Bizans İmparatoru Romanos Diogenes tahttan indirildikten sonra Hristos Manastırı'nda hapsedilmiş ve ömrünün sonuna kadar bu manastırda kalmıştır. Mezarı da Rum Kilisesinin içindedir.
Mütareke yıllarında da Mustafa Kemal, İngilizler tarafından izlendiği için adadaki Taşçıyan'ların evinde bir süre gizlenmiştir.
Türk edebiyat tarihinin önemli adlarından Fazıl Ahmet Aykaç ve Can Yücel, Kınalıada'nın simgeleri arasındadır.

Kınalı Ah Kınalı, Senden Nasıl Kopmalı

Bu kez geçen hafta kaçırmış olduğum ve de gayet zarara uğradığım vapura bu kez yetişmeyi başardım.
Vapur Adı : Emin Kul
Sefer : Kabataş : 16:31 - Kadıköy : 16:50 - Kınalıada : 17:20 - Burgazada : 17:35 - Heybeliada : 17:50 - Büyükada : 18:00
Vapurpmuz harika, yolcusu bol, büyük bir vapur. 1989 Haliç Tershanesi yapımı, eski adı Bahçakapu, kapasitesi 2600.
Bense üst güvertede oturmuşum. Rüzgar Poyrazdan esiyor. İçim kıpır kıpır, hani saçları Wilma Çakmaktaş'a benzetilen, klipteki motifleri Natalia Oreiro'dan çalınmış olan bir şarkıyı söyleyen kızın dediği gibi.
Yağmur yağıyor içim kıpır kıpır, şıkır, ya rabbi şükür şükür, ya rabbi şükür şükür.
Kadıköy
Vapurdan bakınca bıraktığımız gibi görünüyor, sadece arabalı vapur (Yeni Kadıköy oldu) iskelesinin yeni şekliyle yapılmış olması, bir de arka planda metpo inşaatı var.