Arama Çubuğu

Safamı Görüntüleme Sayısı

15 Ağustos 2014 Cuma

Dönüş Vakti

Yine geldik bir gezimizin sonuna.
Şunun şurasında topu topu yirmidört saat ancak geçirdiğim Ankara'dan ayrılık vakti çok yaklaştı.


Yeniden istasyondayım, Hızlı Trenim hareket etmek üzere hazırlanmakta.


Aslında bu bir veda da değil, çünkü günde altı adet trenden herhangi biri beni yeniden Ankara'ya getirebilir sanırım, olanaklar dahilinde değil mi bir dahaki geliş?


Bu sefer koltuğum yine ters ama düzde oturan biri bana yerlerimizi değiştirme teklif edince hemen kabûl etti ben, bundan daha iyi teklif mi olurdu?


Neyse yolumuz uzun, tam dört saatlik yol.
Bir zamanlar Ankara Trenleri dört saatta gelecek dediklerinde kahkahalarla gülerdik, ama şimdi bakıyorum da dört saat çok, şunu iki saata indirelim muhabbetindeler.
Üç yıl önce sekiz saatta ancak gidebiliyordunuz Ankara'ya, yetmiyor mu dört saat?

Son Bir Kızılay

Ulus'tan otobüse binip de geldiğim Kızılay'da bu sefer fazlama da oyalanmaya zamanım kalmamıştı.
Hiç zaman kaybetmeden vedayı yine Melbo'da yapmaya karar verdi ben.


Neydi acaba beni oraya çeken? Samimiyet mi, mekân mı, yoksa başka şeyler mi?
Bu sorunun cevabı yok, kendin sor kendin işit.


Aslında hedefimde Atakule olmasa bile bir dahaki gelişimde şu Alışveriş Merkezi yerleştirildi.
Henüz bugüne kadar İstanbul'dakilerin haricinde herhangi bir alışveriş merkezine gitmedi ben ama eminim ki bu da bizimkilere çok benziyordur.
İçini görmedi ben, çünkü girmeye zaman kalmadı artık.


Bu gördüğünüz bina Ankara'nın ana caddesinin en haşmetli binasıdır, tüm ruhsuzluklarına rağmen.
Yine de her şeye rağmen çok güzel bir kafa dinlendirici bir geziydi, yeniden ne zaman kısmet olur bilmiyor ama ben.



Çünkü geçen seferki gelişimde Ankara'da İkarus'lar vardı, şimdi ise aynen İstanbul'da olduğu gibi bir tane bile yok =((( Yazık oldu aslında İkarus'lara, az kahrımızı çekmediler.


Melbo'nun dondurması mı? Yemeden sakın dükkândan çıkmayın derim size.

Ulus

Bir gün bu semtin İstanbul'daki şubesinin meşhur parkına gitmeyi çok istiyor ben, ama yanımda arkadaşım olursa eğer.
Şaka bir yana, ben dün burada yer bildirirken bu ifadeyi kullanmıştım.
Burası Ankara'nın önemli bir merkezi, birçok önemli bina zamanında bu çevrede toplanmış.


Hani nasıl Kızılay Taksim Meydanıysa, Ulus da Eminönü Meydanı gibi.
Bu sefer metroyla değil de otobüsle inmek istedi Kızılay'a ben.
Atakule'ye zamanım kalmadı ama olsun, günlerim çuvala girmedi ya?
Nasıl olsa günde altı tane hızlı trenim var beni tekrardan Ankara'ya getirecek, seçerim birini gelirim tekrar, nasıl olsa izin sorunum pek yok.


Dün geceki gibi bir otobüs macerası daha yaşamamak için bu kez daha bir dikkâtli olmam gerektiği için bilen birinin yanında durdum.
Aslında yürüme mesafesi, ama açlık ve sıcak yüzünden mecburdum otobüs binmeye.
Ama Ulus durağında trafik çok yoğundu, her zamanki gibi.


Gelecek sefer geldiğimde kaleye de gireceğim.
Malesef ki 17:40'da trenim var, fazla oyalanmamam lâzım.
İstikâmet neresi mi? Tabi ki Melbo.
Artıkım Ankara'daki yeni mekânım.

Milletvekili

Günmaydın!
Sabah kalkamadı ben tabi yine, baksanıza saat onbire geliyor.
Gece yatağın yumuşaklığı beni pek de uyutamadı işte, malûm-u aliniz sizderya da hâlden anlarsınız =)))
Tabi yine check-out saatimi kaçırdım, tabi aşağıdaki görevli bana telefon etmeseydi eğer.


Neyse, bir şekilde çıktım hotelden, istikâmetimi Ulus Meydanı'na doğru verdim kendime.
Aslında hedefim Anıtkabir'di ama eskiden toplanılan Türkiye Büyük Millet Meclisi ki şimdi müze olmuştur, daha bir cazip geldi bana o sıcakta.


Ama şunu söylemek zorundayım ki meclis kapısından içeri girer girmez kendinizi sanki o dönemde görev yapan milletvekillerinden biriymiş gibi hissettirecek herşeyi hazırlamaktan kendilerini alıkoyamamışlar.


Hele de Meclis Genel Kurulu Salonunda ... Bantta Cumhurbaşkanı Mustafa Kemâl Atatürk'ün beşinci yasama yılının açılış günü yaptığı konuşmayı dinlemek bile insanı o günlerdeki genç cumhuriyetin zorluklarıyla nasıl mücadele edildiğinin bir kanıtı sanki.


Aslında okullarda anlatılarak öğretilmeye çalışılan tarihi bu binada birkaç saat geçirerek daha açıklayıcı şekilde öğretebilirler.
Buraya tüm öğrencilerin gelmesi mutlaka gerekir.
(Kişisel fikrim)

Buğday Hotel

Her neyse, biraz sonra bir minibüs sayesinde Ulus'a döndüm, ama son duraktan sonra yolumu şaşırdım, üstelik telefonumun da şarzı bitmesin mi?
Lakkadanak kalakaldım ortada.
Üstelik de tazyik-i mesâne de beni rahat bırakmıyor, resmen altıma sıçacağım.


Ankara İstasyonu'na adımımı atar atmaz bulmuştum Buğday'ın adını.
İkindi vakti çok kolaycacık bulduğum hoteli bu sefer bir beş altı kişiye sorduktan sonra yolumu bulabildim.
Odaya bir girdim, doğru tuvaalet. Ohh, miss =)))
Bir rahatladı ben, bir rahatladı ben ki siz sormamak.


Gece de müthiş destansı bir uyku çekti ben =)))
Yalnız yataklar fazla yumuşaktı, iyi beceremedi ben uyumayı =(((
Hade size de iyi geceler.