Arama Çubuğu

Safamı Görüntüleme Sayısı

30 Haziran 2008 Pazartesi

İlk Dönüş

Bu yıl da adanın sezonunu açtık hayırlısıyla.
Denizden sonraki uzun yürüyüş, arkadaşlarla sohbet, iskeledeki uğurlama törenleri falan filan feşmekan derken yine içime bir kocaman hüzün çöktü. Çünkü yine ** [sansür] ** ** [sansür] ** İstanbuluna dönüş zamanı geliverdi ne yazıkki :-(

Fakat bu kez dönüş yolculuğu çok eğlenceli geçti, üç adet gitarcı Kınalı'dan Kadıköy'e kadar biz yolculara kısa da olsa bir müzük ziyafeti çektiler.
Zaten fiziken ve kimyasal olarak yorgunum, tam zamanında yetiştiler. Burdan onlara koskocaman bir teşekkür ...

Kınalıadadaki Yeni Mekanlar

Adaya inince bu yaz bayağı eğlenceli geçecek sanırım diye düşündüm, sebebi de yeni mekanlar açılmış olması, ilk farkedilen "Marla Pastahanesi", dondurmalarını sergilemiş fakat henüz yemedim.
İkincisi de "Elmas Restorant", o da eski Cafe Pari'nin yerinde.
Bir gün bu ikisini de deniyicem, balakım sınıfı geçicekler mi?

Bu arada, akşamki Bahar Pastahanesinin her zaman ballandıra ballandıra anlattığım dondurmasının tadı birazcık garipti, neden acaba?

Çorko

Gidiş vaporundan sorna sırada adadaki çorkoların durumu var elbette.
Biri de bendeniz oluyor bu durumda, çünkü hafta sonları benim de onlardan herhangi bir farkım yok tabi :-)

İşte ilk çorko haberi size, bu hafta üç zaiyat var ne yazıkki :-(
İnsanın içi kalkar bu durumu görünce, fakat bir atasözü vardır "Eşşeği sağlam kazığa bağla, sorna Allaha emanet et" diye. Allah taksiratını affetsin fakat adalarda bu soruna bir çare bulmak artıkım elzem oldu.
Her yaz her pazar böyle. Geçen yıl da aynıydı, bu yıl da böyle başladı, muhtemelen gelecek yıl da aynısı olacak ...

Ada Vaporu Yandan Mı Çarıklı

Önce vapordan başlıyalım:
Öyle bir vapor düşünün ki şu anda Şirket-i Hayriye'nin değil tabi, artıkım İstanbul Deniz Otobüsleri bünyesine katıldıkları beri ne Şirket-i Hayriye, ne de Şehir Hatları diyebiliriz, yapım ve denize indiriliş tarihi bakımından mevcudlardan en eski olan, geçirmiş olduğu yenileme çalışmalarına rağmen bir çok eski özelliğini henüz kaybetmemiş, sadece koltukların düzeni ve her şeyden önemlisi renkleri değişmiş.
Adını da bu sezon bütün Evropa'nın ezberlediği, ki daha kafalarına vura vura ezberliyecek, çünkü bu yıl sadece bir başlangıç. Gün gelicek Avrupa'dan kupa almamız sıradan bir olay haline gelicek, hatta olmıya ki alamama durumlarında çok büyük sürprüz olucağı günler belki yarın belki de yarından da yakın.
Herhalde sanırım anladınız neden bahsettiğimi, fakat adını kesinlikle bu yazıda yazmıyıcam, kışıcam.



Neyse biz şimdi bu faslı bırakalım ve vapora dönelim:
Bu vaporumuzun benim üstümde çok emekleri vardır, mesela çocukken tam üç ay boyunca her gün hem de sabah ve akşam aynı vaporla Kadıköy - Eminönü hattında götürüp getirmesi, sornaları bir keresinde adadan arkadaşımı getirmesi gibi, bu sefer de beni sevgilime kavuşturdu işte.
Bir zamanlar bu vaporun bir ikiz kardeşi daha vardı, ama hem dizilişi bakımından ve nedense soğukluğu yüzünden pek hoşuma gitmezdi, şimdi nerde bilmiyorum.
Bir de üvey kardeşi daha vardı, hala da var, zamanında İtalyada yapılıp buralara kadar kendi imkanlarıyla gelmiş :-)