Adaya gidiyorum ama bu sefer yanımda resim makinam yok :-(( Hayatımda ilk kez geziye gidiceğim gün kameramı evde unuttum, yakında diğer organlarımı da unutursam şaşırmayın sakın ...
Yine aynı Vapordayız, zaten fazlama değişmez adları ve sefer saatları :-) Tabi Belediyenin aklına değiştirmek gelmezse elbette ...
Gemi Adı : Fahri Korutürk
Kabataş : 16:30 - Kadıköy : 16:50 - Kınalıada : 17:20 - Burgazada : 17:35 - Heybeliada : 17:50 - Büyükada : 18:05
Bugün vaporda beni yabancı turist sandılar ... Bindim, en üste çıktım, güvertenin en arka sırasında oturuyorum, pencere tarafında beş kişilik bir "Çorko" tayfası sanırsam, çantamdan kitabımı çıkartıp okumaya başlayınca kendi aralarında başladılar konuşmaya:
"Nerelidir sence?"
"Bilmiyorum, sorsana o zaman?"
"Nasıl sorayım?"
"Sen soramazsan ben mi sorayım?"
Ben bıyık altından gülüyorum tabi, ama hoşuma da gitmiyor değil, demek ki başarabilmişim :-)
Haydarpaşa önlerine geldik, yine bulnar:
"Abi ben burdan görüyorum, saat beşe on var."
"Eeee, nereye gidiyor bu daha?"
Ben daha fazlama dayanamıyorum artıkım:
"Ewel Kadıköy'e uğruycak."
Bulnar şaşırmasınlar mı? Ağızları açık kaldı, biraz daha kalsalar bir karga ağızlarından aynen içeri giricekti.
"Abi sen bizden misin!?"
"Evet, doğma büyüme İstabnulluyum."
Kendi aralarına daldılar:
"İstabnulluymuş lan!"
Ben Kadıköy'den binicek arkadaşımı karşılamak üzere alt kata iniyorum, ama gelen yolcular arasında benim beklediğim arkadaşım binmiyor :-(
Yukarı dönünce bir başka koltuğa kuruldum, taa Ada görününceye kadar.
Hava Poyrazlı, Deniz Dalgalı, Yol da Çetin -sayılır-
Ben Fırtınalı havada dahi Vaporla Adaya gitmiş adamım, bir parçacık Dalgadan mı yoksa saatta On Metre Hızla es(emey)en Rüzgardan mı korkucağım?
Elbette ki geçen haftaki gibi ve daha önceki yıllarda olduğu gibi Adaya zamanında yanaşamadık, fakat yaklaşırken bizimkilere geldiğimizi ikaz ediyor ve aşağı iniyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder