Arama Çubuğu

Safamı Görüntüleme Sayısı

9 Temmuz 2011 Cumartesi

Vapor

Artıkım dönüş için de vapor saatlarımız değişti :-( Nasıl giderken farklıydılarsa gelirken de öyle. Son vaporu kırk dakka ileri atmışlar, Kabataş'a inince hiç bir taşıt kalmıyor o saatta :-((
Bunun üzerine bir vapor erken dönmek zorundayım.

Vapor Adı : Aydın Güler
Bostancı : 20:30 - Büyükada : 21:10 - Heybeliada : 21:25 - Burgazada : 21:40 - Kınalıada : 21:55 - Kabataş : 22:45

Neyse ki vapor tehna, zaten böyle bir tarifeyi bir çok kişi kabul etmedi, bir de yaz ortası, adadan millet neden dönsün?

İşte böyle, ada sezonunu kendi adıma açmış bulunuyorum, gerisi Teferruat, taşkınlıklar Son Feryat.
Herkese hayırlı yazlar dilerim, beni sevene de sevmeyene de.

Tabi size Kabataş'ta ve Taksim'deki gürültüyü anlatmıycam. Bu güzel deniz havasını bozmıyalım dimi ama? Fakat şu kadarını söyliyeyim ki ne kadar Çörko varsa hepsi Beyoğlu'ya fırlamışlar. Cumartesi Gecesi Ateşi işte, ne olucak?

Gün Batımı

Denizden çıkmışım ... Suyla vedalaşmak kolay olmuyor tabi :-((
Yine de ilk seferinde bu kadar uzun kalınmaz. Sonuçta ben adalı değilim, dönüş yolum uzun. Ayrıca hava da kararıyor artık.


Bu kısımda ne gibi bir sır var bilmem ama yine de gizemli geliyor bana nedense ... Belki bir gün bu yıkıntı gibi görünen yerin sırrını çözerim.
Sanki bir liman da burası da limanın kontrol kulesine benziyor.


Liman olduğu aslinda besbelli, oluşuma bir bakar mısınız?


Fakat limandan çok günümüzde de kullanılan şekline daha çok yatkın gibi sanki.


İşte Güneş batmaya başladı, en kısa sürede en iyi görünecek kesime gitmem lazım ...


Tepede Güneşin batışını seyrediyorum ... Belki istediğim kızıllıkta değil ama idare edeceğiz artıkım :-(( Hiç yoktan iyidir yine de :-)


Caddebostan Sahilinin Kınalıada'dan Görünüşü
Normalde ben bu kadar net çekemem, çünkü benim makine biraz çakaralmazdır, çekse dahi çok noktalı ve bulanık çıkartır :-((


İşte yerleşim yerlerine doğru geliyoruz, burası mücavir alanla yerleşim alanını ayıran sınır sayılacak bir noktası.
Kargalar da bir yerde yaşamak isterler, onun için burayı seçmişler.


Bu karanlıkta iskeleye kadar gelmişim, fakat hava geçen yıl bu zamanlardaki gibi sıcak değil, artık serin ... Dikkatli olmazsanız üşütebilirsiniz. Aman hastalanmayın sakın !!
Hasta olmamak için yapılacak şeylerden birisi de spor yapmaktır, ama sağlam aletlerle tabi. Buradaki kırık dökük ve ergonomik olmayan aletten başka her şeye benzeyen ucubelerle değil.


Tabi bizim "Bahar Pastahanesi"ndeki "Dondurma" Muhabbeti atlanacak bir hadise-i şerif değildir ... Ne de olsa eski bir alışkanlık tabi.


Portakal - Muz - Çaklıt

Deniz

İlk kez suya cumburlop dalıyorum bugün :-) Ayakkaplarım yok belki ama artıkım taşlar üstünde yalın ayak dengemi buldum ... Yuppi ya !!


Yol kenarında bir adet Baz İstasyonu kurulmuş, ama pek çalıştığı söylenemez ne yazık ki :-((


Şaka bir yana, özlemişim güneşin batışını denizde karşılamaya ...


Fakat her ne olursa olsun, deniz bugün fıstık gibi ... Hani "Ata Demirer"in bir şarkısı varsa, "Fındık Fıstık" adlı, aynı ona benziyor ...


Gelgelelim yanımda fıstık yok ki var olan yastığı yorganla sarayım :-((

Çınaraltı

Kınalıada'ya kadar gelip de Çınaraltı'nda oturmazsanız çok şey kaybedersiniz. Benim için olmazsa olmaz bir mekandır. Köftesi şahane, döneri nefaset, havası mükkemel, fiyatı da tuzsuz :-))


Her ne kadar her seferinde bahsediyorsam ve genelde aynı sahneler yaşanıyorsa dahi siz sıkılmazsınız sanırım bu yazdıklarımı okumaktan.


Sıkılırsanız da bana söylememezlik etmeyiniz cnm ...

Kınalıada'ya seyahat etmek: 4.00 TL, Çınaraltı Köftesi : 6.00 TL, Bu köfteyi kedilerle paylaşmak : Paha Biçilemez, Yan taraftaki müziği beleşe dinlemek ve kendine bir Playlist hazırlamak : Bambaşka bir duygu :-))


Hele böyle bir bakışa kurban olunmaz mı?
Ne kadar da güzel bakıyor değil mi? Aptal Aptal bakışları yok mu hele?


Gerisi hava, Kınalıada'da oturup da bunu yapamayanlara fazlama nispet olmasın, bu fazlı burada kapatalım, yapan var yapamayan var, kıskananlar çatlasın sadece.

Kınalıada

Koskoca kışın beni karşılayan kedilerin yerine bu sefer iskelede bir anonsla karşılanmak harika (!) bir duygu doğrusu ...
"İskelemizde bulunan vapur hemen hareketle Adalar Bostancı seferini yapacaktır. Lütfen iskelenin sol tarafını kullanalım."


Tabi iskele ağzına kadar insan dolu.
E tabi, deniz girildi, ortalığa sıçıldı, geri dönüş saati de geldi :-( Çörkolar için dönüş, bizim için geliş vakti :-) Tabi ki bu yıl da aynı şeyler olacak.


Adada ilk gördüğüm bir çöp tenekesiydi, içi dolmuş yetmemiş, torbalar etrafa da dağılmış. Tam bizlik bir sahne ... Tabi zamanında çöpler toplanmazsa manzara-i pislikat olacak :-)


Fakat böyle düşündükten on dakka kadar sonra Çöpçü Bey'lerle (Temizlik Görevlileriyle) karşılaştım.
Hatıra olarak resim çekildik, fakat bir daha ne zaman karşılaşırız bilemem, lakin malum-u aliniz dünya küçüktür ...


Yolu Tavuklar istila etmişler, genç çocuklarıyla birlikte :-))


Deniz faslı bitmiş, biraz da balık avlasınlar ... Yemek lazım malum :-))

Sonuçta Ada'ya hoş geldim, hayırlı yazlar olsun, yeni manzaralar beni bekler, anlatırım uzun uzun :-))

Vapor

Kabataş İskelesi, hava sıcak, yol uzun, inşallah Ada'mı kaçırmam uyuyakalıp :-))
Az sonra resimde gördüğünüz vapora bineceğiz tüm iskeledekiler olarak.


Deminki yazımda 16:00 Vaporu derken yanlışlıkla demedim.
Bu yıl sağolsun "Şehir Hatları" -ama eski Denizcilik Bankasına ve Türkiye Denizcilik İşletmeleri'ne ait olan Şehir Hatları değil, belediyeye ait olan- Ada'ya giden vapor saatlarıyla öyle bir oynamış ki, hiç kimse memnun değil :-((
Artık hangi GERİ ZEKALI hazırlamışsa tarifeyi, ya bu vaporların gerçek potansiyeliyle çalıştığı zamanları bilmiyor, ya da işin içersinde birilerine para kazandırma derdi var.

Vapor Adı : Ahmet Hulusi Yıldırım
Sefer : Kabataş : 16:00 - Kadıköy : 16:20 - Kınalıada : 16:50 - Burgazada : 17:05 - Heybeliada : 17:20 - Büyükada : 17:35 - Bostancı : 18:10

Bu hattın seferlerini BEN ayarlasam Beş tane "A" Sınıfı Vaporla -ki zaten topu topu beş tane var- saatta bir tıkır tıkır çalıştırırım!
Bu yıl belki dikkatınızı çekti, vaporlar Büyükada'dan Bostancı'ya devam ediyor, bu da aslinda iyi bir gelişme.
Neyse, biz şu içinde hissettiğimiz anı yaşamaya bakalım :-)
Tarifeleri başka zaman konuşuruz.


Netekim bindik de, kalabalığın fazlalığı zaten yetti, gerisi tam teferruattı :-))
Vaporda her zamanki manzara zaten mevcuddu :-)
Limon satıcısı mı istersiniz, ikramiyesi balık olan lotocu mu istersiniz, herkes vardı içerde ...


Yandaki iskeledeki Deniz Otobüsünü saymıyorum bile ... Sanki hemen hareket edecekmiş gibi, ama saatleri var tabi, saatinden önce hareket ettikleri nerde görülmüş?


Bu gördüğünüz büyük gemi Yunanistan Tebaa'sına ait ...


Bir başka yazımda da yazmıştım, bizim kaptanlarımız vapor yarıştırmakta ustadırlar, eğer bu becerilerden yoksunlarsa Şehir Hattı Kaptanlığı rütbesine erişemezler.
Netekim yanımızda giden vaporla yarış yaptık ama çok kısa sürdü, yanımızdaki iki dakkadan pes etti.


İşte gökyüzü karşımda, aç kollarını kucakla beni, çünkü ben de seni kucaklıyorum :-))
Kınalıada İskelesinde geri kalan kısmı yazacağım.

Adaya Hoşgeldim

Günler kovalıyor birbirini ... Sıcak bir yandan, stress bir yandan, hayatın baskısı öteki yandan, ben sonunda bunu aldım :-))
Zaten kafam artıkım kel, fazlalık kıllara da elveda demişim.
Üstelik de hazır dükkanda tek başımayım -bir haftacık da olsa-
Dün yatarken aldığım kararı uygulamaya geldi sıra :-)
İşte bu da kararımın metni:

1. Gece erken yatılacak.
2. Paydos saatında gerekli gereksiz oyalanılmayacak.
3. 15:00 veya olmadı 16:00 Vaporuyla Ada'ya gidilecek.

Bu sefer bu üç kararımı da uyguladım. Gerisi Ada'da :-))
Beni okumaya devam edin, pişman olmazsınız :-))

12 Haziran 2011 Pazar

Paşabahçe Vaporu

Bir zamanlar filonun Amiral Gemisiydi ...
Şimdi ise artık tek başına hareket edemeyecek şekilde bağlanmış ...


Uzaktan bir gemi şekli gördüm, benzetiyor muyum acaba derken yanına yaklaştım iyice, ama benim gözlerim yanılmaz kolay kolay, bunca yıldır denizlerde olan ve Yalova hattında efsane bir vapor ki normalde fırtınalı havalarda Büyükada'dan ileri biraz zor giderler, fakat bu vapor gövdesinin sağlamlığından mıdır yoksa aslinda savaş gemisi olduğundan mıdır bilinmez, her seferinde mutlaka Yalova'ya ulaşmış ve hiç bir seferinde yarı yoldan geri dönmemiştir.
(Kaynak : Wow Turkey)
Şimdi bunu okuyanlar Yalova'ya ne zaman gittiğimi soracaklar, hemen cevap yazayım, aslinda hiç bir zaman gitmedim, artıkım vaporla gitmek de olası değil, çünkü artık Yalova'ya deniz otobüsü ve hızlı feribot dışında denizden başka taşıt çalışmıyor.


İskelede görünce hemen yanına koştum, uzaktan da olsa kendisini görmek ve hasret gidermek için, fakat bir şey itiraf edeyim hayal kırıklığına uğradım, çünkü o eski muhteşem koltukları sökülmüş, hatta vaporun şimdiki hiç bir vaporda olmayan güçlü ve sağlam motorları bile yoktu, resmen olmuş sana bir kayık :-((


İçeriye koydukları bir görevli geminin artık burda kalacağını ve içerde gezmemin yasak olduğunu söyledi, fakat o kadar zaman ayakta nasıl duracak ben de merak etmiyor değilim, çünkü koskocaman 1700 koltuk kapasiteli gemide tek bir sandalye dahi bırakmamışlar, pencereden bile görünüyor :-((
O kadar ki İtalya'dan kendisi gelirken takılan original "Cantieri Navalli Di Taranto, 1952" yazılı pirinç levhayı bile sökmüş götürmüşler, Allahsızlar!


Geçmişe mazi derler, yaşananlar yanlarına kar kalır ...
O artık şimdi Beykoz Belediyesine ait ...
Artık Ada hattında olsun, Kadıköy hattında olsun, hem iskelelerinden hem de sadık yolcularından uzakta, Beykoz Belediyesinin karşısındaki iskelede sirk cambazlığı yapıp gelenlere eski günlerinin şatafatını anlatıp duracak, hem de bağlı ve motorsuz vaziyette :-((

Hoşçakal aşkım.

Çengelköy

İşte geldik sanırım Çengelköy'e ... Burası köyün girişi, gerçi geride çok daha fazlası olmalı ama oraları keşfetmek kolay değil, zaman lazım :-))
Size Ana Cadde boyunca bir kaç resimle anlatacağım burayı.


Eskiden burası top sahasıydı, iyi hatırlarım, şimdi moderin değnekçiler sayesinde araba parkı oluvermiş, gençler de sokaklarda serserilik yapmaktalar, çünkü biriken enerjilerini boşaltabilecekleri başka yer kalmamış.


Çengelköy Çarşısı
Şu anda hareketli bir gün, çünkü hava güzel, herkes dışarda :-))
Trafik derseniz o kadar sıkı ki, araba zor hareket etmekte.
İyi ki seçim var, yoksa hiç kımıldayamazdık :-) Sakın çaktırmayın.


Bura da Çengelköy'ün Çıkışı, İskeleden çıkıp Ana Yol'a gelir sonra da sola dönerseniz buraya çıkarsınız.
Resim Beylerbeyi İstikametine çekilmiştir.


Boğaz Yolunun olmazsa olmazı, her ne kadar İstanbul'da da bu manzara varsa bile en fazla Boğaz Hattında görülür, kaldırıma araba park edilir, geçecek bir santimetrekarelik yer kalmaz :-((
Bir de Avrupa Birliği'ne gireceğiz he?
Walla Avrupalılar bizi aralarına almamakta yerden göklere kadar haklılar.


Deminki resmin az ilerisi, yine aynı manzara, yine aynı dert.
Bir şey değil, yol da dar, arabaların arasından geçmek resmen ölüm, çünkü trafikteki araçların sürücülerine güvenemiyorsun ki ... Kör müdür şaşı mıdır belli değil. Yürümesini bilmeyen adam ehliyetini bakkaldan almış, veresiyeyle, daha borcunu bile ödememiş :-))


Bu resimde de çöpleri görmektesiniz, ama bir farkla, çöpler çöp tenekesinin içinde.
En azından bir gelişme görülüyor :-))


Burası da Anadolu Yakasının Boğaz Yolundaki ender sahilin resmi.
Millet stres atmak için oltasını alan balığa gelmiş.
Oldukça hoş bir manzara.
Ama insan geçenlere de bir parçacık yol bırakmaz mı?


Demin hatalı sollamadan bahsediyorduk, işte hadise neredeyse başıma geliyordu.
Fakat işin tuhafı hatalı sollayan bir İETT Aracı, bu ne perhiz bu ne lahana turuşusu?

Buradan sonra resimler kesiliyor, çünkü çok yoruldum, bir 15P hatlı araca atladım ve istikametimi Beykoz'a doğru yönelttim. Fakat 15P Beykoz'a kadar gitmez, Şişe Cam Fabrikasından sağa döner ve Paşabahçe'nin içlerine girer ... Fabrikanın önünden ileriye yürüyüş yolu mutlaka vardır, fakat bu sefer bir sürprüz gördüm, onu da o yazıda açıklayacağım.
Biraz merak edin, ne olur?

Metrobüs Bomboş

Ana Yol gerçek anlamda boş, trafik mi? Hak getire, keşke her zaman böyle olsa, fakat bu müstemlekede ne gezer? Tabi taş toprak altın dersen ipini koparan gelir buraya ... Gelirken de ehliyeti bakkaldan alır, sorna da trafik canavarı oluverir :-))
Ondan sonra da Boğazın Kuzey taraflarına iki adet şehir inşa etmek zorunda kalırsın, ama bu konu farklı bir konu, burası bunu yazmak için müsait değil.


Durağa ulaştım bir de ne göreyim?
Bugün bu saat Metrobüs bomboş :-))
Doğrusu harika bir yolculuk beni mi bekliyor nedir?


Floriye'den Zincirlikuyu'ya kadar hiç dolmadı, her durakta oturacak yer de vardı.
Fakat Zincirlikuyu'da araç değiştirmek zorundayız, çünkü bizim salak belediye Metrobüsü bile parçalama işletim sistemine sokmuş, tüm yolu kateden araç sadece geceleri çalışıyor.


Zincirlikuyu İstasyonu
Karşıya geçebilmek için mutlaka aktarma yapmanız gereken yer, hem burdan orya, hem de ordan burya ...
Çünkü Söğütlüçeşme'den gelen de son durak yapıyor, Avcilar'dan gelen de.