Düşününce aslinda zaman bolluğundan ve arpalıklarımın fazlalıklarından biraz da hatayla gelmişim Büyükada'ya, niyetim 20:45 Vaporuyla Ada'ma dönmek ve Bahar Pastahanesinde en sevdiğim dondurmamı yemek, ama bir de hakikat var, Büyükada'ya bir daha ne zaman gelecem?
Fikrimi değiştirdim:
Tüm adayı turlamak ve keşfe çıkmak :-))
Keşfe Çarşıdan başlıyorum.
Bir Köpekçik Fırının önünde sahibini bekliyor :-)) Nasıl da uysal ve sevimli değil mi?
Çarşının çevresinde bir sürü evlerden herhangi birisi. Önünden Fayton geçiyor şu an, keşke içinde olabilsem, ama Adada Faytonlar o kadar yüksek ücret istiyorlar ki ??
Önünde Bisikletçisi olan bir yer, sanırım Adadaki bisikletçilerden birisi bu.
Burası da çok eskiymiş :-((
Jack's Bar & Cafe
Ortaköy ve Beyoğlu hatta Kadıköy tarzı Adaya da mı gelmiş?
Gelir tabi, Adanın nesi eksik?
Çınarın çevresinde resim sergisi, fazlama detaylıyamazdım, çünkü eser sahiplerinden izin almamıştım o zamana kar, malum telif hakkı ve işçilik hakkı adı altında bazı tediyeler var, nasıl başa çıkarım?
Girişte dediğim Vapor ve Motor hikayeleri burda da geçerli, fazlama söze ne hacet, artıkım bir fırtınada ben veya halk değil, Belediye düşünsün.
Burası da tamamen tesadüfi şekilde keşfettiğim bir mekan, ama karnım tıkabasa tok olduğu cihetle girmedim, ama bir dahaki sefer geldiğimde mola mekanım burası olucak :-))
Kadıyoran Caddesinden yukarı doğru çıkıyoruz, burası da Anadolu Kulübünün köşesi, burdan yol hafif bir yokuşla yukarı doğru döner.
Bu bina da İdo'nun Ada Tanıtım Broşürü üzerinde her yıl basılır, bu da onun gerçek resmi.
Burda yol ikiye ayrılır, sağ tarafta sahil boyunu izler, ama burdan denizi göremezsiniz, çünkü yol boyunca yalılar buna engeldir. Soldaki yol da kestirmeden ama oldukça dik bir yokuşla yukarılara doğru çıkar.
Biz soldan çıkıyoruz.
Şu dünyada en güsel pozu kediler veriyor, insanlardan sorna :-)) Nasıl da böyle aptal aptal bakışları var değil mi? Tamamen doğaçlamaydı, yoksa bir kediye asla ve asla bir şeyi yapmasını veya yapmamasını söyliyemezsiniz, söyleseniz dahi yapmazlar.
Yukarı tırmanırken evler yavaş yavaş azalmakta, bu da artıkım son demlerini yaşamakta olan, içinde kimbilir kimlerin ne şartlarda yaşadığı evlerden birisi.
İnek Ailesi
Emin olun onlar biz insanlardan çok ama çok daha medeni, biliyor musunuz?
Çünkü bize yararı var, süt verir, et verir, kürk verir, verir oğlu verir.
Ya biz onlara ne veririz?
Sadece ot.
Ya daha başka?
Hakaret olarak kullanırız, küfrederken ağzımızdan çıkar, falan filan feşmekan.
Aslinda şu var, eğer bir "İnsana" "İnek", "Öküz", gibi bir laf söylüyorsak asıl resimdekilere hakaret ediyoruz demektir.
Bu durumda da tek bir affı vardır:
"Ey inek ve öküz kardeşim! Bir İnsana senin adınla hakaret ettiğim için özür dilerim, beni bağışla, hakkını helal et!"
Artıkım affeder veya etmez, bu tamamen onun tasarrufundadır.
Burasının ne olduğunu hiç bilmezdim bugüne kadar.
Meğerse manastırmış, ama pek bilinmiyen.
Yolda giderken yönümü bulmamı sağlıyan harita yazıyor bunu :-))
Teşekürler sevgili Hoteller ...
Avrupa'nın en büyük ölçülü tahtadan yapılma binası, eski Rum Yetimhanesi burası.
Ama günümüzde kocaman bir harabat yığını.
Bakalım nasıl değerlendiricekler burayı? Bilmiyorum.
Birlik Meydanı
En yüksek tepeye çıkmak için son mola yeri, ve son düzlük.
Çünkü burdan bakınca karşıdaki yolun dimdik yokuşu gözünüzde büyür, bunun için burda bir parçacık dahi olsa dinlenin derim size.
Yukardaki Hagios Gheorghios (Surp Kevork) Manastırına çıkanlar için geçerli.
Gerçi her yıl mutlak gittiğim bir yer, benim için tam bir sığınak, ama iki yıldır gitmek kısmet olmadı, bugün de dahil, her ne kadar ulaşımı zor dahi olsa manzarası bir doğa harikası olduğunu bilenler bilmiyenlere anlatması dileğimle bu seferlik yolum başka tarafa gidiyor ...
Malum-u aliniz ki saat geç oldu, anladınız onu siz :-))
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder