Arama Çubuğu

Safamı Görüntüleme Sayısı

31 Temmuz 2010 Cumartesi

Büyükada Da Bitti

Bitti işte :-((
Büyük Turu koşar adımlarla bitirmek zorunda kaldım ... Çünkü akşama son vapora yetişmem lazım, çünkü Adada kalmıyorum, koşmam da lazım, çünkü burası Kınalıada değil, burdan vapor erken kalkar, kaçtı mıydı iki sahat vapor da gitmez, mopur da yok, ee ne yapacaz?
Bir terliyim bir terliyim ki sormayın :-(

Beşiktaş I : Büyükada : 22:00 - Heybeliada : 22:15 - Burgazada : 22:30 - Kınalıada : 22:45 - Kadıköy : 23:15 - Kabataş : 23:40

Sanki "Beşiktaş" adında başka bir Vapor varmış gibi bir de adının yanındaki "I" ne demek oluyor?
Terden sırılsıklamım, içerde pişmek mi zorundayım? Evet malesef, çünkü terliyken dışarda oturulmaz :-(( Bir de uykum da götürmüş, uyandığımda Kınalıada'ya yanaşıyoruz.
Aşağı inip el sallamak istiyorum ama bir kalksam yerimi de kaybedecem, hem ne gerek var ki, haftaya zaten Kınalıadadayım, misafirlerim var :-)))

Bekle beni aşkım, geliyorum sana :-))
Büyük bir aşk her zaman bir rastlantıdır. İlişki sipariş edilir. Satın alınır. Hak edilir. Hatta çalınır. Ama aşk sadece bulunuverir.
Nerden mi aklıma geldi?
Estiler işte.

Yine içine ettiğim İstabnuluna geri dönüş yok mu, bozuyor beni :-((
Bir gün adada sürekli kalıcağım günler de gelicek, bunu hissediyorum (içimde).

Büyükada Büyük Tur

Yazımın uzunluğu ve resimlerimin fazlamalıkları bu kısmı ikiye bölmemi gerektirdi :-((
Bu yola ilk kez gidiyorum, bakalım karşımıza neler neler çıkıcak diyor ve o günkü çektiğim resimlerden bir başka demeti paylaşıyorum :-))
Not : Yazdıklarım doğaçlama, anlık yazılar, kayıtlı değiller ...


Yola çıktık artıkım bir kere, dönüş yok her zaman geriye, eklemeli bunları kariyer ve otoriteme, keşfetmeli adayı uzunlama her yerine :-))


Bağlamalı bu arabaya bir kadana, çekmeli yolcuları uzun yolda, sakinlerden birisine konmalı araba, sürücü atmamalı atlara fırça :-))


Yoluma çıkınca bir çeşit mavi, çekti sanki bir anda beni, belki çok istedim girmeye içeri, fakat sanırım zaman geçti :-))


Sen gönlümün yıkıntılarının içinde sönmeyen bir ateşsin, Bir orman kabuğunda bir kocaman güneşsin, İsterim ki aramızdan sevgi ve kardeşlik geçsin, bu dileklerim de bizleri birleştirsin.


Ayrılık bir kuru söz deme bana, güceniyorum sen böyle düşündükçe sana, küsmek istemiyorum beni artık anlasana, elindeki kirazları bana postayla yolla :-))


Yolun kenarında konmuştu bir küçük durak, İstemen ki sen beni burda bırak, Yokluğun zaten benim için havada kurak, Kolların bana fazlama sıkışık orak :-))


Geçmez sensiz yemek benden boğaz, Ağacın yüksekliği bütün adaya koymaz, Benim zaten kalan zamanım çok az, Evde yaşayan bir boynuzlu kaz :-))


Gönlümün senden ilahi şudur ancak emeli, Değmesin gönlümün üstüne insana inek diyenlerin elleri, Bu inekler ki sütleri derileri giysilerimizin temeli, Kalan otları bir güzel afiyetlerle yemeli :-))

Ee, işte böyle sevgililer, Adada çektiğim resimler sanırım burda bitiyor, çünkü bu resmi çektikten sorna hava artıkım kararmaya başladı, kararınca da zaten benim çakaralmaz makine de resim çekmez oluyor, ben de Maden tarafından İskeleye dönüyorum, koşar adımlarla, çünkü Doksan Dakkam var son vapora :-((

Büyükada Büyük Tur

Düşününce aslinda zaman bolluğundan ve arpalıklarımın fazlalıklarından biraz da hatayla gelmişim Büyükada'ya, niyetim 20:45 Vaporuyla Ada'ma dönmek ve Bahar Pastahanesinde en sevdiğim dondurmamı yemek, ama bir de hakikat var, Büyükada'ya bir daha ne zaman gelecem?
Fikrimi değiştirdim:
Tüm adayı turlamak ve keşfe çıkmak :-))


Keşfe Çarşıdan başlıyorum.
Bir Köpekçik Fırının önünde sahibini bekliyor :-)) Nasıl da uysal ve sevimli değil mi?


Çarşının çevresinde bir sürü evlerden herhangi birisi. Önünden Fayton geçiyor şu an, keşke içinde olabilsem, ama Adada Faytonlar o kadar yüksek ücret istiyorlar ki ??


Önünde Bisikletçisi olan bir yer, sanırım Adadaki bisikletçilerden birisi bu.


Burası da çok eskiymiş :-((


Jack's Bar & Cafe
Ortaköy ve Beyoğlu hatta Kadıköy tarzı Adaya da mı gelmiş?
Gelir tabi, Adanın nesi eksik?


Çınarın çevresinde resim sergisi, fazlama detaylıyamazdım, çünkü eser sahiplerinden izin almamıştım o zamana kar, malum telif hakkı ve işçilik hakkı adı altında bazı tediyeler var, nasıl başa çıkarım?


Girişte dediğim Vapor ve Motor hikayeleri burda da geçerli, fazlama söze ne hacet, artıkım bir fırtınada ben veya halk değil, Belediye düşünsün.


Burası da tamamen tesadüfi şekilde keşfettiğim bir mekan, ama karnım tıkabasa tok olduğu cihetle girmedim, ama bir dahaki sefer geldiğimde mola mekanım burası olucak :-))


Kadıyoran Caddesinden yukarı doğru çıkıyoruz, burası da Anadolu Kulübünün köşesi, burdan yol hafif bir yokuşla yukarı doğru döner.


Bu bina da İdo'nun Ada Tanıtım Broşürü üzerinde her yıl basılır, bu da onun gerçek resmi.
Burda yol ikiye ayrılır, sağ tarafta sahil boyunu izler, ama burdan denizi göremezsiniz, çünkü yol boyunca yalılar buna engeldir. Soldaki yol da kestirmeden ama oldukça dik bir yokuşla yukarılara doğru çıkar.
Biz soldan çıkıyoruz.


Şu dünyada en güsel pozu kediler veriyor, insanlardan sorna :-)) Nasıl da böyle aptal aptal bakışları var değil mi? Tamamen doğaçlamaydı, yoksa bir kediye asla ve asla bir şeyi yapmasını veya yapmamasını söyliyemezsiniz, söyleseniz dahi yapmazlar.


Yukarı tırmanırken evler yavaş yavaş azalmakta, bu da artıkım son demlerini yaşamakta olan, içinde kimbilir kimlerin ne şartlarda yaşadığı evlerden birisi.


İnek Ailesi
Emin olun onlar biz insanlardan çok ama çok daha medeni, biliyor musunuz?
Çünkü bize yararı var, süt verir, et verir, kürk verir, verir oğlu verir.
Ya biz onlara ne veririz?
Sadece ot.
Ya daha başka?
Hakaret olarak kullanırız, küfrederken ağzımızdan çıkar, falan filan feşmekan.
Aslinda şu var, eğer bir "İnsana" "İnek", "Öküz", gibi bir laf söylüyorsak asıl resimdekilere hakaret ediyoruz demektir.
Bu durumda da tek bir affı vardır:
"Ey inek ve öküz kardeşim! Bir İnsana senin adınla hakaret ettiğim için özür dilerim, beni bağışla, hakkını helal et!"
Artıkım affeder veya etmez, bu tamamen onun tasarrufundadır.


Burasının ne olduğunu hiç bilmezdim bugüne kadar.
Meğerse manastırmış, ama pek bilinmiyen.
Yolda giderken yönümü bulmamı sağlıyan harita yazıyor bunu :-))
Teşekürler sevgili Hoteller ...


Avrupa'nın en büyük ölçülü tahtadan yapılma binası, eski Rum Yetimhanesi burası.
Ama günümüzde kocaman bir harabat yığını.
Bakalım nasıl değerlendiricekler burayı? Bilmiyorum.


Birlik Meydanı
En yüksek tepeye çıkmak için son mola yeri, ve son düzlük.
Çünkü burdan bakınca karşıdaki yolun dimdik yokuşu gözünüzde büyür, bunun için burda bir parçacık dahi olsa dinlenin derim size.
Yukardaki Hagios Gheorghios (Surp Kevork) Manastırına çıkanlar için geçerli.
Gerçi her yıl mutlak gittiğim bir yer, benim için tam bir sığınak, ama iki yıldır gitmek kısmet olmadı, bugün de dahil, her ne kadar ulaşımı zor dahi olsa manzarası bir doğa harikası olduğunu bilenler bilmiyenlere anlatması dileğimle bu seferlik yolum başka tarafa gidiyor ...
Malum-u aliniz ki saat geç oldu, anladınız onu siz :-))

Antep Kebap House

Bunca zamandır gerçi gelmiyorum ama ben hayatımda ilk geldiğim ada Büyükada'ydı, bunu biliyor muydunuz?
Ama ben çocukken Büyükada'da hiç böyle mekanlar yoktu, bugün gördüğünüz mekanların bir çokları son bir kaç yılda açıldı, Antep Kebap House de bunun içinde ...
Gerçi ne olursa olsun belki Kınalıada'daki Çınaraltı gibi değil ama güzel bir mekan :-)) Size de tavsiye ederim.

Adres : Recep Koç Cad. No: 8 Büyükada
 Tel : 382 68 00
 

Üstüne sanırım bir Hotel açılmış, en azından ola ki adada kalıcak olursak yatıcak bir yerimiz var demektir, ama oda fiyatları ne alemlerdedir dersiniz?

Sahil Boyu Görünümler

Aslinda bu başlık planlanmamıştı, ama bu kadar resme birer yazı uydurmam lazımdı.
Dikkat ederseniz ben yazısız resim komam bazı zat-ı şahanat gibi.
Aşağıaki resimdeki iskeleden Büyükada'ya bir kaç dakkalık gecikmeyle de olsa ulaşmayı başardık.


İskelenin sağ tarafından bakınca inşallah günün birinde:
"Bir zamanlar buraya şu ilerde iskeleye yandan yanaşmış olan ses çıkartmadan sessiz sessiz çalışan Vaporlarla geliyor ve gidiyorduk, ne kadar güsel, ne kadar temiz, ne kadar medeniydi :-(("
Çünkü son aldığım duyumlar sevgili İDO'cumun Yılbaşından sorna Adalar'a vapor seferlerinin artık Kabataş'tan da Mopurlarla yapılıcağını söylüyor.


İşte Mopurlardan birisi, Heybeliada'dan hareket edip Büyükada'ya doğru gelmekte, ama Mavi Marmara adına çalışmakta şu an.
Gelin görün ki sevgili belediyemiz şimdi bu ufacık tekneleri azgın Marmara sularına sürmekte.
Kocaman Vaporlar bile ara sıra Lodosta sefer çıkmaktan imtina ediyorlarsa, bu ufacık Mopurlar nasıl sefer yapsınlar?
Yoksa Lodos havada Ada Halkı oldukları yerlerde mi kalsın?
Cevap ver bana Belediye?


Büyükada'nın Merkezi burası, Sahat Kulesi.
Bir zamanlar sanki daha mı büyüktü bu kule, yoksa ben mi yanlış hatırlıyorum, yoksa boyum mu uzadı?


Aynı meydan ve kuleyi bir başka açıdan görüyorsunuz şimdi, öndeki etekle dolaşanlar kadın değil, erkek.
Sanırım İskoçya'dan gelmişler, bize misafirliğe :-))
Hoşgelmişler.
Not : Size bir şey söyleyeyim mi?
Erkeklere etek aslinda çok yakışıyor, hatta tam klasik giyim tarzı olabilir, hem pantolon gibi havasız da bırakmaz bacaklarımızı :-))
Moda editörlerine duyurulur burdan?


Büyükada'da bugün panayır var, ilk kent müzesi açılıcak biraz sonra, ama ben malesef davetli olmadığım cihetle katılamıyacağım :-(( Ne diyelim, bu müze hayırlı uğurlu ve bereketli olsun :-)

Denizi Olmıyan Ada Büyükada

Vapor iyi, hava uygun, zaman bol, ben çılgın, her şey harika, canım bu kez Kınalıada'ya gitmeyi -şimdilik- istemedi.
Cumartesi can sıkıntısı işte ... Ama bugün hava da amma sıçak :-)

Emin Kul : Kabataş : 15:00 - Kınalıada : 15:40 - Burgazada : 15:55 - Heybeliada : 16:10 - Büyükada : 16:30


Dolayısıyla Kınalıada'da inmedim, büyüttüm hedefi.
Hem herkes tek çiçekle baharın olmıyacağını biliyor dimi?
Bir baktım kayıtlarıma ki Büyükada'ya gitmiyeli iki kocaman yıl olmuş :-)
Bakalım karşımıza ne gibi sürprüzler çıkıcak?


Kınalıada'ya inen yolcular, yine her cumartesi günkü gibi ...
Ama sanki zaman erkenle geç arası olduğundan fazla değilmiş gibi mi görünüyor burdan?


İnmediğimin resmi de bu işte, bakın yolculuğum devam ediyor :-))
Tabi kaptanımız yine kaptanlıklarını yapıyor, düz denizde vapor sallanma buna derler, çünkü biraz sonra Burgazada'ya uzun zaman boyunca yanaşamamasını saymazsak tabi :-((


Yanlış anlaşılma olmasın, şu anda iskeleye yanaşma vaziyetinde ... Ama gelin görün ki, resmi çekmek için vapordan inicek olsam iskeleden dışarı çıkmam ve eğer yola devam ediceksem tekrar jeton almam lazım, bir indi bindi olmuyor.


Geliyoruz Heybeliada'ya ... Burda da bir Motor karşılıyor bizi, turistik motor, sefer motoru değil, bu da yolcularını indirmek için iskeleye yanaşmış ... İndirdi de, iskeledeki görevlilerin yardımlarıyla.
Bizim vapor da az sonra Büyükada'ya doğru hareket etti, geldik yolun son etabına.

3 Temmuz 2010 Cumartesi

Yine Mi Geri Dönücez?

Malesef dönülücek :-((
Kızsak da kadınsak da, istemek de olsa sokakta kalıcak değiliz ya, elbet evimiz uzaklarda :-((

Gemi Adı : Sami Akbulut
Büyükada : 22:00 - Heybeliada : 22:15 - Burgazada : 22:30 - Kınalıada : 22:45 - Kadıköy : 23:15 - Kabataş : 23:35

Bu sefer de sona geldik yine, artıkım tekrarı haftaya, kısmetse yine görüşücez :-)

Bahar Pastahanesi

Boş, yazılıcak :-))

Deniz

Bu sefer oldu, deniz girildi, harika değildi ama güseldi :-) Üşümedim ama biraz ürperdim nedense :-( Yüzerken bir şey değil ama mola zamanı hissediyorsun üşüdüğünü ...
Daha bu yıl ilk kez deniz girdim, ilk siftahımda olucak o kadar.

Her şeye rağmen bir şey dikkatimi çekti, deniz çıktıktan sonra bacak aralarımda biraz şişkinlik hissettim, yürürken paytaklaşmaya dahi başladım ... Neden bilmem :-(

Kötü mü?
Kötü.
Ama hakkaten çok kötü, canım çok yanıyor şuanda :-(
Yok mu buna bir çare göstericek birileri aranızda?

Köfteler Ve Diğerler

Bu sefer bazı olayları kısadan geçeceğim, resimsizlik böyle bir şey işte :-(
Bugünkü köfteler karnımı iyice doyurdu, ekmek arası daha iyiymiş :-)
En azından yediklerinin tadını daha iyi alıyor ve daha gıdalı besleniyorsun sorna da tadından doyamıyorsun, lakin gelgelelim biberleri hala ısrarla çok ama çok acı, yine dilimi yaktı.

Tabi köfte faslından sonra yine iskeledeyim, gelen vaporu karşılıyıcam, netekim de karşıladım.
Baktım Çarşıdaki komşum kemali azametle geliyor, yanına da iki kişiyi takmış :-) Hep birlikte konuşa konuşa Çarşının önüne kadar geldik, sorna herkes sepetlerini kollarına taktı, evlerinin yollarını tuttu.
Ben mi? Hala Kınalıada'da oturucak bir evim namevcud olduğu cihetle istikametim Ülker Tesisleri ve tabi ki elbette Allahın Emriyle Deniz :-)

Yolda giderken Top Sahası'nın arkasında Jarden'in önündeki boşlukta bir kaç küçük köpekçik, daha bir iki haftalık kadar büyük, anneleri bırakmış onları etrafta yok ...
Tabi gelen giden de onlarla bir sürü ilgileniyorlar, hatta bir tanesi yavrulardan birini evlat edinmeye dahi kalktı :-) Hem de annelerinden izin falan almadan, ama aradaki oturanlar izin vermediler.

Beş dakka sorna denize giderken bizim vapordaki Çorko kılıklılar karşıma çıkmasınlar mı?

Resimsiz Ada

Adaya gidiyorum ama bu sefer yanımda resim makinam yok :-(( Hayatımda ilk kez geziye gidiceğim gün kameramı evde unuttum, yakında diğer organlarımı da unutursam şaşırmayın sakın ...
Yine aynı Vapordayız, zaten fazlama değişmez adları ve sefer saatları :-) Tabi Belediyenin aklına değiştirmek gelmezse elbette ...

Gemi Adı : Fahri Korutürk
Kabataş : 16:30 - Kadıköy : 16:50 - Kınalıada : 17:20 - Burgazada : 17:35 - Heybeliada : 17:50 - Büyükada : 18:05

Bugün vaporda beni yabancı turist sandılar ... Bindim, en üste çıktım, güvertenin en arka sırasında oturuyorum, pencere tarafında beş kişilik bir "Çorko" tayfası sanırsam, çantamdan kitabımı çıkartıp okumaya başlayınca kendi aralarında başladılar konuşmaya:
"Nerelidir sence?"
"Bilmiyorum, sorsana o zaman?"
"Nasıl sorayım?"
"Sen soramazsan ben mi sorayım?"
Ben bıyık altından gülüyorum tabi, ama hoşuma da gitmiyor değil, demek ki başarabilmişim :-)

Haydarpaşa önlerine geldik, yine bulnar:
"Abi ben burdan görüyorum, saat beşe on var."
"Eeee, nereye gidiyor bu daha?"
Ben daha fazlama dayanamıyorum artıkım:
"Ewel Kadıköy'e uğruycak."
Bulnar şaşırmasınlar mı? Ağızları açık kaldı, biraz daha kalsalar bir karga ağızlarından aynen içeri giricekti.
"Abi sen bizden misin!?"
"Evet, doğma büyüme İstabnulluyum."
Kendi aralarına daldılar:
"İstabnulluymuş lan!"

Ben Kadıköy'den binicek arkadaşımı karşılamak üzere alt kata iniyorum, ama gelen yolcular arasında benim beklediğim arkadaşım binmiyor :-(

Yukarı dönünce bir başka koltuğa kuruldum, taa Ada görününceye kadar.
Hava Poyrazlı, Deniz Dalgalı, Yol da Çetin -sayılır-
Ben Fırtınalı havada dahi Vaporla Adaya gitmiş adamım, bir parçacık Dalgadan mı yoksa saatta On Metre Hızla es(emey)en Rüzgardan mı korkucağım?

Elbette ki geçen haftaki gibi ve daha önceki yıllarda olduğu gibi Adaya zamanında yanaşamadık, fakat yaklaşırken bizimkilere geldiğimizi ikaz ediyor ve aşağı iniyorum.