Hayat işte insanı çeşitli yerlere de sürüklüyor.
İlk durak olarak Pendik'e gelmişiz, trene binmek için bilet alacağım.
Kişe önü çok kalabalık. Yol daha yeni olduğundan ve sinyâller henüz bitirilmediği için sadece günde altı tane hızlı tren geliyor. Fazlası için kapasite lâzım.
Neyse, binbir güçlükle de olsa, treni kaçıracak gibi de olsam sonunda hem gidiş hem de geliş biletlerimi almayı başardım.
Tabi tren ve işletme yenilendiği için peronlar da değişmiş.
İnşallah bir gün bunu düzeltiverirler. Çünkü tren hâlâ istasyon binasının önündeki peronda duruyor.
Alt geçit ise İstanbul'un bütün alt geçitleri gibi yoğun ve sinir bozucu.
Neyse, binbir güçlükle bindim trene.
Tren değil, resmen uçak mübârek. Tek farkı rayda gidiyor ve hava boşluğu yok.
Havalanmadığı için de düşme tehlikesi de yok.
Derken saat geldi, düdük çaldı ve ilerlemeye başladık.
Düşünsenize, Devletimin Anahat Trenlerine binmeyeli çok zaman olmuş.
Hele de İstanbul'a gelmeyişleri.
Hızlı Tren'de yemek bile var, o derece yani.
Karnınız acıkınca kesin bir şeyler bulabilirsiniz, onun için size tavsiyem fazlama yolluk almaya çalışmayın.
Üstelik yemekler lezzetli.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder